‘MEB‘in Yeni Bir Kurumsal İmaja İhtiyacı Var‘
'02.07.2013'
haber detay
‘MEB‘in Yeni Bir Kurumsal İmaja İhtiyacı Var‘
Haber Revizyon, yeni başladığı görevinde ilk eğitim yılını tamamlayan Bakan Nabi Avcı’ya sorularını yöneltti.İşte o röportajdan satır başları;
 
 
 
Okullar kapandı ve bir akademik yıl daha geride kaldı. Öğrenciler, ebeveynler, öğretmenler ve her kademeden yöneticiler, farklı deneyim ve gelişim süreçleriyle yılı tamamladılar. Öğrenciler karnelerini aldı. Öğrencilerin gidişinin ardından öğretmenler son bir enerjiyle hizmet-içi eğitimlere katıldılar ve yıl sonu değerlendirmelerini yaptılar. Yöneticiler okullarındaki fiziksel koşullar ve eğitim ihtiyaçlarını değerlendirip ilgili yerlerle paylaştılar.
 
 
 
Milli Eğitim Bakanlığı makamı ise bu yıl 2 Bakan gördü. Kabinedeki revizyon ile Eski Bakan Ömer Dinçer görevini yeni Bakan Nabi Avcı’ya devretti.
 
 
 
Haber Revizyon, yeni başladığı görevinde ilk eğitim yılını tamamlayan Bakan Nabi Avcı’ya sorularını yöneltti.
 
 
 
Haber Revizyon Dergisi Temmuz sayısında yer alan röportajda Bakan Avcı'ya 1 yıldır uygulanan 4+4+4 sisteminin gelişime açık yanları soruldu.
 
 
 
Bakan Avcı; "Geçiş sürecinde; Bakanlık merkez teşkilatında zamanında yapılan düzenlemeler (talimatlar ve genelgeler) ile taşra teşkilatımıza bir geçiş süreci yol haritası çizilmiştir. Yerelde yapılan çalışmalar, alınan önlemler ve önemli planlamalar ile geçiş süreci başarılı bir şekilde yönetilmiştir. 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim sisteminin uygulamasının ilk yılında, bir önceki yıla göre okullaşma oranlarında artışlar gerçekleşmiştir." dedi.
 
 
 
Bakan Avcı, Haber Revizyon'un; "Süreç odaklı, soran-sorgulayan, eleştiren bireyler yetiştirmeyi ve bilgiyi kullanma yöntemlerini öğretmeyi hedefleyen bir eğitim programımız var. Bununla beraber öğrencilerin gelişim düzeyi, yeterlilikleri ve mesleki hedefleri yıllardır sonuç odaklı çoktan seçmeli sınavlarla belirleniyor. Bu çelişkinin sizce çözümü nasıl olmalıdır?" sorusuna ise;
"Süreç odaklı, soran-sorgulayan, eleştiren bireyler yetiştirmeyi ve bilgiyi kullanma yöntemlerini öğretmeyi hedefleyen bir öğretim programı yapısına sahip olmakla birlikte, çok büyük bir öğrenci kitlesine de sahibiz. Dolayısıyla bu büyük kitle içerisinden, mevcut şartların zorunlu olarak doğurduğu seçme süreçlerinin algıda herhangi bir risk oluşturmayacak şekilde tasarlanması gerektiği inkar edilemez bir gerçektir.
Ancak böylesi büyük kitleler üzerinde, yukarıda belirtilen hedeflerle, her bireyin farklılıklarını irdeleyen seçme sistemleri oluşturmak ve uygulamak çok kısa vadede ortaya çıkarılacak bir şey değildir. Bu nedenle Bakanlığımız, bu konuyu uzun bir dilime yayarak, sabırla ve eski sistemlerin iyi yönlerini alarak yaptığı bir çalışmanın içerisindedir. Bu süreç olgunlaştırılıncaya kadar da mevcut sistemler alternatifinde hareket edilmektedir." cevabını verdi.
 
 Bakan Avcı'ya yöneltilen diğer bir soru ise öğretmenlik mesleğinin toplumdaki itibarı ile ilgiliydi. Bakan Avcı'nın yanıtı, "Türkiye’nin toplumsal ve kültürel kodlarında öğretmenlik saygın bir meslek olarak algılana gelmiştir. Günümüzde birçok kişi öğretmenlik mesleğinin gün geçtikçe itibar kaybettiğini, bunun da özellikle öğretmenlerimizin ekonomik bakımdan hak ettikleri kazancı alamamalarından kaynaklı olduğunu belirtiyor.
Öğretmenin ekonomik bakımdan güçlü olması elbette ki bizlerin de temel dileğidir. Öğretmenlerimizin bu konuda gerçekten çaba sarf ettiğimizi bilmelerini isterim. Ancak bilindiği gibi, bu durum ülke ekonomisiyle yakından ilişkilidir. Yine de bana kalırsa itibarı doğrudan para ile özdeşleştiren bu görüş yüzeysel ve eksiktir.
 
 
 
"Tarihin hiçbir döneminde öğretmene gösterilen itibar, onun ekonomik kazancı sebebiyle olmamıştır."
Belirtmeliyim ki toplum tarafından gösterilen itibarın çeşitli kaynakları vardır. Bunlar bazen ekonomik güç olabileceği gibi, bazen bilgi, otorite, liderlik, bazen de inançlar olabilmektedir. Bu örnekleri uzatmak mümkün. Ancak herkesin hemfikir olacağı bir husus var ki o da tarihin hiçbir döneminde öğretmene gösterilen itibar, onun ekonomik kazancı sebebiyle olmamıştır.
Toplumun öğretmene yüklediği çok kutsal ve önemli görevler vardır. İşte öğretmenin itibarı bu görevleri ile ilişkilidir. Öğretmen hemen hemen her dönemde bilginin öncüsüdür, liderdir ve insanları entelektüel birikimleriyle etkiler. Ülkenin gençliği için bir örnek ve ilham kaynağıdır ve en önemlisi toplumları şekillendiren, kendi kültürel mirasını gelecek nesillere aktaran en önemli kişidir.
Çağımız, malumunuz olduğu üzere çok farklı bir çağ. Bu çağda toplumdaki tüm fertler çok daha farklı becerileri edinmek durumunda ve bunların içerisinde de en önemli grup tabi ki öğretmenlerdir. Bu çağ da bilmek değil, neredeyse sonsuz bilgi arasından doğru bilgiye ulaşabilmek önemli. Artık küresel düzeyde gelişmeleri takip etmek gerekmekte ve bu nedenle iyi derecede yabancı dil bilmek çok daha önemli hale gelmiştir.
 
 
 
Entelektüel yönden gelişmişliği, estetik duyguyu, çok güçlü iletişim becerisini ve daha onlarca farklı özelliği en iyi temsil eden grup öğretmenler olmak durumundadır. İşte öğretmenlerimiz toplum tarafından kendilerine yüklenilen bu ödevleri ne kadar başarılı bir şekilde yerine getirirse toplumsal saygınlığı ve itibarı elbette ki o kadar yükselecektir.
 
 Bakan Avcı'ya yöneltilen diğer bir soru ise öğretmenlik mesleğinin toplumdaki itibarı ile ilgiliydi. Bakan Avcı'nın yanıtı, "Türkiye’nin toplumsal ve kültürel kodlarında öğretmenlik saygın bir meslek olarak algılana gelmiştir. Günümüzde birçok kişi öğretmenlik mesleğinin gün geçtikçe itibar kaybettiğini, bunun da özellikle öğretmenlerimizin ekonomik bakımdan hak ettikleri kazancı alamamalarından kaynaklı olduğunu belirtiyor.
Öğretmenin ekonomik bakımdan güçlü olması elbette ki bizlerin de temel dileğidir. Öğretmenlerimizin bu konuda gerçekten çaba sarf ettiğimizi bilmelerini isterim. Ancak bilindiği gibi, bu durum ülke ekonomisiyle yakından ilişkilidir. Yine de bana kalırsa itibarı doğrudan para ile özdeşleştiren bu görüş yüzeysel ve eksiktir.
 
 
 
"Tarihin hiçbir döneminde öğretmene gösterilen itibar, onun ekonomik kazancı sebebiyle olmamıştır."
Belirtmeliyim ki toplum tarafından gösterilen itibarın çeşitli kaynakları vardır. Bunlar bazen ekonomik güç olabileceği gibi, bazen bilgi, otorite, liderlik, bazen de inançlar olabilmektedir. Bu örnekleri uzatmak mümkün. Ancak herkesin hemfikir olacağı bir husus var ki o da tarihin hiçbir döneminde öğretmene gösterilen itibar, onun ekonomik kazancı sebebiyle olmamıştır.
Toplumun öğretmene yüklediği çok kutsal ve önemli görevler vardır. İşte öğretmenin itibarı bu görevleri ile ilişkilidir. Öğretmen hemen hemen her dönemde bilginin öncüsüdür, liderdir ve insanları entelektüel birikimleriyle etkiler. Ülkenin gençliği için bir örnek ve ilham kaynağıdır ve en önemlisi toplumları şekillendiren, kendi kültürel mirasını gelecek nesillere aktaran en önemli kişidir.
Çağımız, malumunuz olduğu üzere çok farklı bir çağ. Bu çağda toplumdaki tüm fertler çok daha farklı becerileri edinmek durumunda ve bunların içerisinde de en önemli grup tabi ki öğretmenlerdir. Bu çağ da bilmek değil, neredeyse sonsuz bilgi arasından doğru bilgiye ulaşabilmek önemli. Artık küresel düzeyde gelişmeleri takip etmek gerekmekte ve bu nedenle iyi derecede yabancı dil bilmek çok daha önemli hale gelmiştir.
 
 
 
Entelektüel yönden gelişmişliği, estetik duyguyu, çok güçlü iletişim becerisini ve daha onlarca farklı özelliği en iyi temsil eden grup öğretmenler olmak durumundadır. İşte öğretmenlerimiz toplum tarafından kendilerine yüklenilen bu ödevleri ne kadar başarılı bir şekilde yerine getirirse toplumsal saygınlığı ve itibarı elbette ki o kadar yükselecektir.



Bu site bir BMS PROJE iştirakıdır.